Tarım Toprağını Yeniden Kazanma Yöntemi: Kepçe Taraması


Tarım Toprağını Yeniden Kazanma Yöntemi


Tarım, insanların beslenme ihtiyacını karşıladığı ekonomik bir faaliyettir. Bitki ve hayvansal besinlerin üretimi olan bu faaliyetler büyük çoğunlukla toprağa bağlıdır. Su ürünlerini bir kenara bıraktığımızda toprak üzerinde ekim/dikim işlemi yapmadan bir mahsul elde etmek mümkün değildir. Tabi topraksız tarım yöntemleri vardır fakat bu yöntem teknolojik gelişme ve kalifiyeli çiftçi istediğinden tüm dünyada geleneksel yöntemleri yüzdelik dilimde geçmediğinden bu konuyu es geçiyorum. Bu açıdan toprağın değeri ve kıymeti paha biçilemez bir nimettir.

Toprak, ana kaya üzerinde, tane aralarındaki bağın düşük olduğu, canlı yaşamının aktif olduğu zondur. Tafsilata girmeden verilen bu tanımda toprak dediğimiz litosferin en üstündeki katmandır ve biz insanların en yüzgöz olduğu tabakadır. Ekinler buna ekilir, fidanlar bu katmana dikilir, hayvanlar bu katmanda yayıltılır. Ancak dünya üzerindeki doğal süreçler toprağın erozyon sonucunda yüzeyden süpürülmesine neden olmaktadır. Doğal olan bu işleyiş, insanların tesiri ile hızlanırsa işte bu sefer sıkıntılar baş göstermeye başlayacaktır.

Türkiye arazisi morfoloji olarak oldukça eğimli bir görünüm sunmaktadır. Arap plakasının doğuda sıkıştırdığı Anadolu bloğunu yükseltmesi, ardından gelişen erozyonal süreçler bu eğimli araziyi daha da zorlu morfolojik manzaraya sokmuştur. 

Harita 1. Türkiye Eğim Haritası

Ülkemizde eğim oranının arttığı arazi dağlık sahalarla paralellik gösterir. Türkiye’de Hakkâri çevresi ile Kuzeydoğu Anadolu’da arazi engebe oranı en fazladır. Engebenin artması erozyonu’da beraberinde getirerek yine aynı kesimlerde erozyon oranı artmaktadır. Bu yazı Trabzon ili Akçaabat/Mersin mahallesinde erozyona uğrayan tarım toprağının farklı bir geri kazanma yöntemini açıklamaya çalışmaktadır.

Trabzon’un jeolojisindeki formasyonlara baktığımızda Üst Kretase-Eosen devirlerinde oluşmuş volkanik arazi karşımıza çıkar. Bu volkanik arazi ilin güneyine doğru granitik plütonlar tarafından kesilmiştir. Akçaabat ilçesi jeolojisini detaylandırırsak İlçe merkezi Pliyosen karasal kırıntılar üzerinde kurulmuştur. Bu seri yer yer eosen yastık lavlarının sırtlar boyunca yüzeylendiği alanlarda bozulmaktadır.

Foto 1. Akçaabat Çolaklı Sırtı Temelindeki Yastık Lavlar

Akçaabat-Yaylacık-Yıldızlı arasında da aynı stratigrafi devam etmekle beraber yastık lavların ortadan kalkıp, volkanotortul istife yerini bıraktığı görülür. Ayrıca bu kesimin güneyine doğru andezitik-bazaltik lav örtüleri ile tüf seviyeleri gözlenir.  Darıca Mah. ile Yoroz burnu arasında eosen devri yastık lavları hâkimdir. Sığ denizel ortamda oluşmuş bu istif yer yer sil ve dayklarla kesilmiştir.  İnceleme alanı olan Mersin Mahallesinde ise orta-iyi derecede ayrışmış yastık lavların hâkim olduğunu söyleyebiliriz.

Harita 2. Trabzon ve çevresinin jeoloji haritası. Kaynak: Görselin altında belirtilmektedir.

Mersin Mahallesinde yerleşme 1800’lü yıllara kadar gider. Yörenin ilk yerleşenleri Topallılar ile Saraçlılar olarak söylense de eski Rum yerleşmelerine ait taş ev rivayetleri yörenin yerleşmesini daha da eski tarihlere çeker. Öyle ki Trabzon’un meteoroloji radarının bulunduğu tepede (Kalecik) eski kale kalıntısına ait kayalar döküntüleri bulunmuştu. 

Foto 2. Bugün Trabzon Meteoroloji Radarının tepesinde bulunduğu Kalecik tepesi.

Yerleşmenin eski olması doğal bitki örtüsünün tahribatını eskiye götürür. Kalecik tepesinin eteklerinde öyle ki orman kalmamıştır. Mersin mahallesinde tarım amaçlı orman tahribatı, 1918’de Rus işgali sonrasında yöreye gelen insanların tarla açmasıyla başladı. İmece usulü ile ağaçlar kesildi ve ağaçların kökleri topraktan zorlukla söküldü. Kazanılan bu tarla arazisi mısır ve tütün tarımı olarak kullanıldı. Tabi bunlar dışında geçim tipi diğer mahsullerde (Patates, Bakla, Bezelye vs.) ekildi. Bu tarım bitkileri, toprak erozyonunu durduracak kadar toprağı kavramıyordu.  2000’li yıllardan sonra ise mahallede fındık tarımı gelişti ve tarla olarak kullanılan topraklar fındık bahçesine dönüştü. Fındık çalısı, bir ağaç gibi topraktaki erozyonu durduramamaktadır. Sığ kök sistemine sahip fındıkta, yayvan kök atımı olmaz. Ancak yine de tarla olarak kullanılan araziye göre erozyon miktarını azaltmıştır. Bu yazı 2000 yılı başlarında fındık tarlası haline getirilen bahçenin geçen 18 yıl ile beraber fındık bahçesindeki toprak tabakası kalınlığının nasıl azaldığı ve bunun sonucunda bahçe sahibinin uyguladığı yöntemin örneklemi çerçevesindedir.

Bahsi geçen fındık tarlasında artık sert toprak yüzeylenmeye başlayınca fındık çalılarında verim düşmüş, bazı fındıklar kurumuştur. Bunun üzerinde bahçe sahibi tüm fındık ağaçlarını kesmiş ve bahçeyi kepçe ile kazıtmıştır. Bu yöntem günümüzde orman arazisi açmalarında kullanılmakla beraber Trabzon ilinde bahçe kurtarma olarak sadece mersinde kullanılabiliyor. Zira bahçenin olduğu kesimde iyi derecede ayrışmış yastık lavlar yüzeyleniyor. Bu litolojik avantaj, kepçe ile bahçenin kazılarak yeni bir toprak katmanının oluşturulması sağlanılıyor. Kepçe ile kazılan bahçe, verimleşmesi ve erozyona uğramaması için mısır, bezelye, kabak dikimi yapılıyor. Aynı anda ise de yeni fındık fidanları dikilerek yaklaşık 5-6 yıl sonra verimli bir fındık bahçesi ortaya çıkartılıyor.

Şekil 1. Bahsi geçen tarlanın 2015 ve 2018 yıllarına ait uydu görüntüsü. 2016 yılında bahçe kepçe ile kazıtılmıştır. 2018 yılına gelindiğinde kazılan alanda yeni fındık bahçesi oluşmuş olduğu görülür.

Bu yöntem köy halkı tarafından uygulansa da sonuçları bakımından çok yanlıştır. Evet; Mersin mahallesinde iyi derecede ayrışmış yastık lavlar, kepçe ile kazılarak yeni toprak katmanı oluşturulmaya imkan verse de, ayrışmamış yaşlık lavlar ile bazaltik domlar yüzeyin yaklaşık 2-5 metre altındadır. Bu fındık bahçesinin sonraki yıllarda toprağın kaybedilmesi sonucunda tekrardan kepçe ile kazılamayacağı anlamına gelir. Örneğin Vakfıkebir/Rıdvanlı ’da böyledir. 

Foto 3. Farklı tarihlerde, bahsedilen bahçelerde çekilmiş fotoğraflar. Açık şekilde görüldüğü üzere tarım toprağı erozyona bırakılmıştır. 

Kepçe ile kazılan bahçe, erozyona açık hale gelir. Ne kadar mısır dikilse de ana kayanın üzerinde insan etkisiyle yeni oluşturulan toprak örtüsü pekişmemiştir ve yağışla kolaylıkla dere yatağına hareket edebilmektedir. Elimde fotoğraf yok yalnız bahsettiğim fındık bahçesi kazıldıktan sonra yaptığın coğrafi incelemede, dere yatağına doğru ve ona paralel yarıklar olduğunu tespit etmiştim. Yer yer dere yatağına heyelanla kaymış toprak kütlesi gözlemlemiştim. Bir diğer olumsuz etki bahçelerin baş taraflarının eğim değerlerinin artmasıdır. Bu doğal arazi eğim değerlerinde diklikler oluşturmaktadır. Böylece bu tarlada olduğu gibi bahçenin yukarısındaki köy yolunun stabilitesini bozmaktadır. Yazıyı daha fazla uzatmamak için bahçenin kepçe ile kazma yönteminin terk edilip, taraça yöntemine geçilmesi gerekmektedir. Halkın bu konuda bilgilendirilmesi lazımdır. Eğimli yamaçlar üzerinde eğim değerine göre taraça duvar yüksekliği ile taraça yüzey uzunluğunu belirleyen CBS araçları geliştirilip, arazinin yönetilmesinde etkin yöntem olarak kullanılmalıdır. 

Kaynaklar

HGM KÜRE, GOOGLE EARTH PRO, QGIS, ARCMAP, EARTH EXPLORER,  
GEZİ GÖZLEM



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamaz Fayı: Samsun’un Depremselliği?

Karadeniz'de Gelgit

Kadıralak Yaylası Menderesleri