Karadeniz Tehtidindeki Liman Gölü


KARADENİZ TEHTİDİNDEKİ LİMAN GÖLÜ

Kızılırmak Nehri, kaynağını Sivas ilindeki Kızıldağ’dan alıp, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale, Çorum illerinden bir yay çizerek Karadeniz’e döner ve nihayet Samsun’dan denize dökülür. 1355 km uzunluğa ve Türkiye’nin en büyük akarsu havzası niteliğine sahip Kızılırmak Nehri, takip ettiği yol boyunca bünyesine oldukça fazla miktarda alüvyon almış ve bunları Karadeniz kıyısında biriktirerek deltasını oluşturmuştur.


Harita 1. Kızılırmak Deltasını Göstermektedir. Sol Altta ise Liman Gölü Kıyılarına Yapılması Planlanan Projenin Kapsadığı Alan Verilmiştir. 


Kızılırmak Nehri sürekli su taşıyan bir akarsu olduğundan, ana akarsu vadisi ve bazı kollarına baraj ve regülatör inşaları yapılmıştır. İlk baraj 1959 yılında Kırşehir’de yapılan Hirfanlı Barajıdır. Takip eden yıllardan günümüze nehrin havzasında 30’u aşkın baraj yapılmış ve bu durum Kızılırmağın sediment yükünü azaltmıştır.


Şekil  1. Kızılırmak Nehrinin Taşıdığı Sedimentin (milyon ton cinsinden) Yıllara Göre Miktarı. Sediment Miktarının 1990'da Hizmete Alınan Derbent ve Altınkaya Barajlarından Sonra Ciddi Azaldığı Dikkat Çekmektedir(Özdemir, 2010). 


Özellikle akarsu ağız kesimine yakın inşa edilen Derbent, Altınkaya ve Boyabat barajları nehrin sediment yükünde bariz düşüşe sebebiyet vermiştir. Nehrin kıyıya getirdiği alüvyal malzemenin azalması, Kızılırmak deltası ağız kesiminde kıyı bütçe dengesini olumsuz etkilemiştir. Bu olgu deltanın alan kaybetmesine sebep olmuş, ağız kesiminde çarpıcı şekilde kıyı çizgisi gerilemesine yol açmıştır. Öyle ki 1962 yılında Kızılırmağın denize döküldüğü nokta ile bugün ki konum arasında yaklaşık 827 metre mesafe vardır. Yani kıyı çizgisi 827 m geri çekilmiştir.


Harita 2. Kızılırmak Deltası Ağız Kesiminde Yaşanan Çarpıcı Kıyı Çizgisi Değişiminin Gösterilmesi. 


Kıyı çizgisinin bu denli gerilemesi, ardından da deltanın alan kaybetmeye başlaması, 1990’lı yılların sonlarında il yönetimi için ciddi problem olarak görüldü. O yıllarda DSİ 9. Bölge müdürlüğünce Kızılırmak ağzı bölgesinde kıyı erozyonunun önlenmesi ve kaybedilen kumsal alanlarının kazanılması için bazı teknik incelemeler yapılmış ve kıyı erozyonunun önlenmesi için seri mahmuz inşa projesi tasarlanmıştır. Laboratuvar ortamında hidrolik model deneyleri yapılan kıyı sanat yapıları, 1999 yılı başlarında Kızılırmak nehri ağzına inşa edilmiş ve kıyı çizgisindeki değişimler test edilmiştir. İki adet Y ve bir adet I şeklinde inşa edilen mahmuzlar kıyı çizgisinde ilerleme sağlayınca sonraki 5 yılda aynı bölgeye beş adet daha I şeklinde mahmuz inşa edilmiştir.


Fotoğraf 1. Kızılırmak Ağzında Yaşanan Değişimler. Yanlış Planlanan Mahmuzların Fayda Yerine Zarar Verdiği Açıkça Görülebilir(Özdemir, 2010).


Sonraki yıllarda inşa edilen mahmuzların gerekli teknik deneyleri yapılmadığından; ayrıca yapı büyüklüğünün doğal kıyı uzanımının aleyhine; sabit uzunlukta inşa edildiğinden, kıyı sanat yapılarının doğu taraflarında kıyı çizgisi gerilemeye başlamıştır. Kıyı çizgisi gerilemesini önlemek için ezberci yöntemle, aynı teknikler kullanılarak imal edilen her kıyı sanat yapısı kıyı çizgisinde yeni gerileme ortaya çıkaran bir döngüye yol açmıştır. Böylece kıyı çizgisinin gerileme trendi Liman Gölü batısındaki kıyı kesimine dayanmıştır.


Ramsar sözleşmesi gereğince 1998’de sulak alan listesine alınan Kızılırmak deltası, içerisindeki göl ve bataklıkların korunmasıyla bu unvanı taşıyabilecektir. Yanlış kıyı müdahaleleri neticesinde Liman Gölü’nün yok olma riski ortaya çıkınca Samsun Valiliği 2011 yılında ilgili kurumların teknik elemanlarına bölgede ve delta alanlarında kıyı çizgisi gerilemesinin önlenmesi için yapılacak çalışmalar için keşif yaptırılmıştır. Yapılan teknik inceleme sonrasında 2012 yılında ‘ Bafra Liman Gölü Sahil Tahkimatı’ projesi oluşturulmuştur. Yaklaşık 6 yıl proje çalışmalarından sonra 2018’de çalışma dosyası yayınlanmış ve 30.12.2019 tarihinde ise büyük ölçekli plan haritalarında açıklama dosyaları hazırlanmıştır. Böylece projenin uygulama aşamasına az bir süre sonra geçeceği düşünülmektedir. Bu yazıda Liman Gölü’nün kurtarılması için önerilen projenin kısa değerlendirmesi yapılacak ve projeye yönelik görüşler sunulacaktır.



Şekil 2. Liman Gölü Sahil Tahkimatı Projesinin Uygulama Alanı.

Liman gölü, oluşum bakımından lagün gölü sınıfında yer alır. Lagün gölleri dalgaların kıyı boyunca taşıdığı katı maddelerin (Kum, çakıl vs.) sığ deniz alanında, deniz ile kara arasında set oluşturarak, deniz alanından ilişkisi kesilen sığ çanaklar içerisinde oluşurlar. Lagün gölleri, bilhassa nehirlerin taşkın zamanlarında oluşurlar ve varlıklarını uzun süre koruyabilirler. Liman gölü Kızılırmak ağzının doğusunda, derinliği yüksek su seviyesinde dahi 3-4 metreyi geçmeyen sığ bir lagün gölüdür. Liman Gölü’nün suları, deniz seviyesinin fırtınalarla yükseldiği zamanlarda ve delta akiferinde yaz-sonbahar aylarında azalan tatlı su hacminden ötürü biraz tuzlanır. Kızılırmak deltası kıyıları pekleşmemiş sedimentlerden oluştuğundan kıyı bütçesi dinamiklerine oldukça duyarlıdır. Bundan ötürü, 1990’lı yıllarda su tutmaya başlayan Altınkaya ve Derbent Barajlarından sonra Kızılırmak ağız kesimi, kesilen sediment miktarına anında tepki vermiş ve 1990-2000 yılları arasında bu kesimde 1 km2 alan kaybı yaşanmıştır.
Fotoğraf 2. 1990'lı Yıllarda Kızılırmak Ağız Kesiminden Görünüm. Fotoğraf Günümüz Kıyı Çizgisine Göre Yorumlanmıştır(Kökpınar vd. 2000)

Kıyıyı kurtarmak için yapılan beşeri müdahalelerde, kıyı sanat yapılarının yapıldığı kıyılarda kıyı kesimi korunmuş, buna karşın doğu kıyıya doğru kıyı çizgisi gerilemesi devam etmiştir. Öyle ki 2014 yılında Liman Gölü kıyısının 2,5 km batı tarafına yapılan son I şeklindeki mahmuzdan sonra, mahmuzun yapıldığı kıyının 1200 m doğusuna doğru yaklaşık 120 metreyi bulan kıyı çizgisi gerilemesi yaşanmıştır. Kıyı gerilemesi Liman gölü kıyılarına 1 km kala sona ermiş ve Liman gölü kıyılarında 2014-2019 yılları arasında kıyı çizgisi durağan kalmıştır.

Şekil 3. Kızılırmak Ağız Kesiminde 2000 Yılından Sonra Yapılan Kıyı Sanat Yapılarının Kıyı Çizgisindeki Etkileri.


Lakin Bafra Liman Gölü Sahil Tahkimatı çalışma dosyasında güncel kıyı çizgisi değişimlerinden hiç bahsedilmemektedir. Zira projenin tasarlandığı yıl 2012 yılıdır. 2018 yılında bazı tavsiye kararları doğrultusunda proje tasarımında birtakım değişiklik olsa da kıyı çizgisinin 2012-2019 yılları arasında Liman gölü mevkiindeki değişimi araştırılmamıştır. Uydu görüntüleri incelendiğinde yukarıda bahsettiğim üzere kıyı çizgisi gerilemesi Liman gölü kıyılarına 1 km kala durağan kalmıştır. Buna rağmen 2012 yılında o anki koşul ve mantıkla tasarlanan projenin uygulanması kıyı çizgisi gerilemesini yeniden başlatacak ve Liman Gölünü elden çıkaracaktır. Zira Liman Gölü kıyılarında inşa edilecek yapılar Açıkdeniz Mahmuzları şeklindedir. Bu yapılar klasik I şeklindeki mahmuzlara göre kıyı kesiminde, açıkdeniz mahmuzuna doğru tombolo oluşmasına buna karşın yapının doğusunda ise kıyı çizgisinin gerilemesine neden olurlar. Yani Açıkdeniz Mahmuzlarında sabit doğrultuda kıyı çizgisi oluşturmak imkânsızdır. Zaten Liman gölü ile Karadeniz’i ayıran setin genişliği yer yer 60 m civarındadır. İnşa edilecek bu açıkdeniz mahmuzları Liman gölünü kurtarmak yerine sonunu getirebilir

Burada yapılması gereken işlemleri kısaca açıklamak isterim. Yukarıda da belirttim, aktüel kıyı çizgisi gerilemesi Liman gölünün 1 km batısında durağan kalmıştır. 2014 yılında inşa edilen I şeklindeki mahmuzdan sonra bozulan yakın kıyı deniz tabanı morfolojisi, kendini 2016 yılına değin yeni oluşan şartlara uyarlamış ve bu tarihten günümüze bu kesimde de kıyı çizgisi gerilemesi sona ermiştir.
Kızılırmak ağzında yakın kıyı dinamiklerini bozan 2002-2010 yılları arasında yapılan 120 metre yapı uzunluğundaki 5 adet I şeklindeki mahmuzların uzunluklarının 40 metreye kadar indirilmesi gerekmektedir. Ardından aktüel kıyı çizgisi gerilemesi yaşanan alanın ön kıyısına; deniz tabanına, çelik ağ veya başka yapı malzemesi ile sabitlendirilmiş büyük blok taşlar yerleştirilmelidir. Bu taşlar deniz yüzeyinin altında olmalıdır. Bu yöntemle dalgaların kıyıya etkisi sönümlenebilecek, ayrıca deniz tabanından Karadeniz açıklarına sürüklenen kumların miktarını azaltacaktır. Bu tip örnekler Gürcistan’da ve dünyanın farklı ülkelerinde mevcuttur. Tabi bu yöntemin uygulanması pahalı olabilir. Öyleyse ön kıyının deniz tabanına, kıyı çizgisine paralel olmak şartıyla kazık çakılması ve kazıklar arasına su akışını doğrudan engelleyecek tıkaçların yapılması da mümkün olabilir. Bu yapılara örnek İngiltere’nin batı sahillerinde kıyı çizgisine dik halde vardır. Tabi başka alternatifler de önerilebilir. Ancak kıyı kesimine artık Sabit, Görüntü Bozucu ve Kıyı Çizgisinde İstenilen Neticeyi Vermeyecek Mahmuzların Yapılmasından Vazgeçilmelidir.  Çünkü teorik olarak bu yapılar kıyı çizgisinde ilerleme yapsa da her kıyının dinamikleri farklıdır. Özellikle de Kızılırmak Deltası gibi kıyı çizgisinin sabit doğrultuda uzanmayan kıyılarda, yapılacak kıyı müdahalelerinde daha temkinli ve gerekirse yeni yöntemlerin üretilmesi lazımdır. Zira kıyı alanlarındaki olumsuz değişimler birçok ekosistemi etkilemektedir. Ayrıca burada tarım alanları da etkilenecektir. Karadeniz kıyılarındaki ender ve ikinci büyük deltasında yapılması planlanan bu projenin yanlış olduğunu, daha farklı proje için Samsun İlindeki İki Üniversite’den Yararlanılması Gerektiğini Düşünüyorum.  Binlerce yılda oluşan bu çevresel değerler Dereköy örneğinde olduğu gibi göz göre göre yok olmaya itilmemelidir.

 Not: Yazıda kullanılan görsellerin bir kısmı bazı yayınlardan alınmış ve üzerlerinde bazı değişikler yapılmıştır. Görsellerin orijinal haline ait kaynaklar belirtilmiştir. Bunun dışındaki haritalar tarafımdan çizilmiştir. Metin içeriğinde doğrudan atıf yerine yararlandığım kaynakları aşağıda veriyorum. Bu yazının iznim dışında kopyalanıp yayınlanması intihal suçunu işlediğinizi gösterecektir.

Kaynakça

Bafra Ovası Kızılırmak - Karadeniz Birleşimindeki Kıyı Erozyonunun İncelenmesi, Mehmet Ali Kökpınar Vd. 3. Ulusal Kıyı Mühendisliği Sempozyumu, 5-7 Ekim 2000, Çanakkale.

Kızılırmak Deltası’nda Kıyı Çizgisi Değişikliklerinin CBS Ve Uzaktan Algılama Teknikleri İle Değerlendirilmesi, Halil İbrahim Zeybek Vd. 3. Ulusal Sulak Alanlar Kongresi, 23-28 Ekim 2013, Samsun

Kızılırmak Deltası’nda Aktüel Kıyı Çizgisi Değişiklikleri Ve Sonuçları, Sema Özdemir, Yüksek Lisans Tezi, OMÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010.

Kızılırmak Lagünlerinin Kıyı Çizgisinde Meydana Gelen Değişimlerinin Analizi, D. Öztürk, F.A. Sesli, TUFUAB 8. Teknik Sempozyumu, 21-23 Mayıs 2015, Konya

Bafra Liman Gölü Sahil Tahkimatı Proje Tanıtım Dosyası, 19.07.2018.

Samsun İli, Bafra İlçesi, Kızılırmak Deltası 1.Derece Doğal Sit Alanında, Kıyı Koruma Yapısı (Ayrık Dalgakıran) Amaçlı 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Araştırma Ve Açıklama Raporu, 30.12.2019

QGIS, ARCGIS, GOOGLE EARTH PRO, HGM KÜRE, SENTİNEL 2A, LANDSAT 3-4-5 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamaz Fayı: Samsun’un Depremselliği?

Karadeniz'de Gelgit

Kadıralak Yaylası Menderesleri